Çocuğumun Ruhsal Anlamda Dayanıklı Olmasını Nasıl Sağlarım
Son zamanlarda anne babaları çocuklarını yetiştirirken yanlış yapma korkusunun sardığını çokça duymaya başladığımı söyleyebilirim. Çocuklarının gelecekte refah içerisinde yaşamaları ve “kendi ayakları üzerinde durabilmeleri” anne babaların en büyük istekleri arasında. İyi bireyler yetiştirme gayreti içerisinde olsalar da çocuklarının gelecekte üzüntü duyabilecekleri veya acı çekebilecekleri duygusuna kapılan ve bunun sorumlusu olacağını düşünen anne babaların sayısı oldukça fazla.
Psikolojik danışmanlar veya ruh sağlığı uzmanlarının ilk seansta bilgi edinmeye çalışırken çocukluk anıları üzerinde durmaları ve o yıllardaki yaşantıları anlamaya çalışmaları oldukça anlamlıdır. Çünkü yaşamın ilk yıllarındaki deneyimler bireylerin hem şuandaki hem de gelecekteki iyi oluşlarına kalıcı şekilde etki etmektedir. Erken yaş yaşam olayları içerinde de anne babanın tutumu ise oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Pek çok bilimsel çalışma; anne babaların hem duygusal hem de fizyolojik ihtiyaçlar açısından duyarlı olmaları, kural koyarken açık ve anlaşılır olmaları, gerçekçi ve gelişime destek veren övgüleri, akademik anlamda destekleyici olmaları, gelişim dönemine uygun tutarlı davranış sergilemeleri, çocuklarının bağımsızlıklarını desteklemeleri, geçirdikleri zamanı kaliteli kılmaları, sevgi ve güven duygusunu hissettirmeleri gibi durumlar çocukların benlik imajlarının olumlu olmasına, karar alabilmelerine, atılgan ve problem çözme becerilerini geliştirmelerine, özgüven duymalarına, akranlarıyla olumlu sosyal ilişkiler kurabilmelerine ve yaratıcı özellikler göstermelerine olanak sağladığını vurgulamaktadır.
Birçok ebeveyn çocukları için son yirmi yıla göre daha fazla çaba ve zaman harcamaktadır. Ancak anne babaların rekabetçi akademik anlayışın ve aşırı kaygının etkisiyle çocukları için fayda sağlamayacak uç noktalara ilerlemesi önemli bir risk faktörü haline gelmiştir.
Çocuk psikolojisi alanında önemli çalışmaları olan Seligman “aşırı ebeveynlik” oldukça olumsuz sonuçlara sebep olduğunu ifade etmektedir. Ona göre anne babalar, çocukları çaba göstermeseler bile övgü dolu sözlerle çocuklarının olumlu duygular hissetmelerini isteyebilmektedirler. Fakat bu durumun çocukların gerçek bir öz saygı oluşturmalarını ve potansiyellerini ortaya koymalarını sağlayacak yeteneklerini sergilemelerini engellediğini ortaya koymuştur. Bu beceriler ancak çocuklara zorlukların üstesinden gelme şansı verildiğinde ve güven duygusu hissettirildiğinde kazanılabiliyor. Dolayısıyla aşırı koruyucu olmak, çocukların kendi kararlarını almasına ve sorumluluklarını üstlenmesine izin vermemek, çocuk için gerçekçi olmayan akademik ve sosyal beklentilere sahip olmak, çocuğuna ileri derecede düşkün olmak, her konuda kontrol hissetmek, onun yerine kararlar almak gibi tutumlar aşırı ebeveynliğin göstergelerinden kabul ediliyor. Bu ebeveynlik şekli çocuklar için hem şuan hem de daha sonraki yaşantılarında anksiyete, zayıf liderlik becerileri, zayıf yaratıcılık becerileri, artan narsisizm, azalmış öz-düzenleme becerileri, artan alkol kullanımı, daha düşük yaşam memnuniyeti ve daha az sıkıntı toleransı gibi zararlı sonuçlarla ilişkilendirilmiştir.
Aşırı Ebeveyn Tutumu çocukların hem şuanki hem de daha sonraki yaşantılarında anksiyete, zayıf liderlik becerileri, zayıf yaratıcılık becerileri, artan narsisizm, azalmış öz-düzenleme becerileri, artan alkol kullanımı, daha düşük yaşam memnuniyeti ve daha az sıkıntı toleransı gibi zararlı sonuçlarla ilişkilendirilmiştir.
Anne babalar aşırı ebeveynliğin çocukların ruhsal durumlarını nasıl etkileyeceğini sorgulamayabilirler. Çünkü fedakarca çocuğun yararı gözetilerek yapıldığı düşünülür. Örneğin çocuğun ev ödevlerini yapmak, çocukların notları hayal kırıklığı yarattığında bir öğretmenin kararını sorgulamak gibi ebeveyn müdahaleleri iyi ve sevgi dolu seçimler gibi görünebilir. Ancak gerçekte, çocukların bağımsızlığını, güvenini ve yeteneğini engelleme riski taşırlar. Kısa vadede çocuk için yarar sağlıyor gibi görünse de çocuğun yaşamı düşünüldüğünde önemli riskler barındırır. Örneğin, bir çocuk okuldaki yüzme şenliğine katılmak istemediğinde ve ebeveyni katılmamasına izin verdiğinde bu çocuğun ruh halinde derhal bir iyileşme sağlayabilir. Ancak çok sık tekrarlandığında, aynı veya benzer senaryolar, çocuğun zorluklar ile mücadelesindeki başarısızlık riskini uzun vadede artırır. Aynı şekilde, kızlarına okul ödevlerini yapmasını sürekli hatırlatan ebeveynleri düşünün. Muhtemelen okulda iyi olacak ve iyi olmaya devam edecek, ancak durum asla değişmezse, kendi dağınıklığının sonuçlarıyla yüzleşmeyecek veya öz düzenleme yeteneğini ve kişisel motivasyonunu artırma yeteneğini öğrenme fırsatı bulamayacak. Fakat maalesef, aşırı ebeveynlik hoş karşılanan kısa vadeli etkileriyle desteklenmektedir. Sevgi dolu ebeveynlerin, huzursuz bir çocuğu yarışa katılmasında ısrar etmesi veya bir gencin ödevini unutmasına, okulda kötü notlar almasına izin vermesi mantıksız olabilir.
Öyleyse Anne Babalar Ne Yapmalı
Doğru hissettiren genellikle yanlışsa, seçimlerinize nasıl rahatça güvenebilirsiniz?
Çocuklarınızın her zaman “şimdi ve burada” anlayışıyla mutlu ve başarılı olmalarını sağlamaya çalışmak yerine uzun vadede fayda sağlayacak beş beceri geliştirmelerine yardım edin. Bu onların aynı zamanda içinde bulundukları anda da mutlu olmalarına yardım edecektir. Bunlar;
- Dayanıklık
- Öz Düzenleme
- Zorlukların üzerinden gelebilecekleri kaynaklara sahip olma
- Saygı
- Sorumluluk
3 Yorum
Gökhan Arman
Keyifle okudum
semra
ne güzel yazmışsınız hocam, onlar mutlu olsun diye her şey. teşekkürler
semra
ne güzel yazmışsınız hocam, mutlu olmaları için her şey. teşekkürler